Başçı, Enflasyon Raporuna ilişkin düzenlenen basın toplantısında yaptığı konuşmada, son dönemde açıklanan verilerin uyguladıkları politikaların büyük ölçüde amacına ulaştığını gösterdiğini belirterek, ''Büyüme kompozisyonu giderek daha sağlıklı bir görünüme kavuşurken, ekonomideki dengelenme süreci devam ediyor. Cari işlemler dengesindeki iyileşme sürerken, net ihracatın büyümeye katkısı belirgin bir şekilde artıyor'' diye konuştu.
Makro finansal risklerin azaltılması konusunda arzu edilen sonuçları almaya başladıktan sonra Ekim 2011 döneminden itibaren fiyat istikrarına odaklandıklarını ifade eden Başçı, şunları kaydetti:
''Bu doğrultuda, 2011 yılının sonlarında faiz koridorunu yukarı yönlü genişleterek etkin likidite operasyonlarıyla güçlü bir parasal sıkılaştırma gerçekleştirdik. 2012 yılının ortalarına kadar risk iştahındaki dalgalanmalar ve enflasyon görünümüne dair yukarı yönlü riskler nedeniyle belli aralıklarla ek parasal sıkılaştırmaya gittik. Bu dönemde faiz koridorunun üst sınırını yüksek seviyelerde tutarak, yukarı yönlü sıkılaştırma esnekliğini koruduk. Bu duruşun arz yönlü olumsuz etkilerin belirginleştiği ve enflasyonun çift haneleri çıktığı bir ortamda orta vadeli beklentilerin bozulmasını engellediğini görüyoruz. 2012 yılının ortalarından itibaren ise para politikasını daha destekleyici bir konuma getirdik. Gerek küresel risk iştahının yeniden iyileşme eğilimine girmesi, gerekse cari dengeye ve büyümenin kompozisyonuna ilişkin açıklanan verilerin ekonomideki dengelenme sürecinin güçlendiğine işaret etmesi, Türkiye'ye yönelik risk algılamalarını olumlu etkiledi. BU dönemde yurt içi talebin enflasyona düşüş yönünde verdiği katkı belirginleşti. Bütün bu gelişmeler sonucunda Haziran başından itibaren piyasaya verdiğimiz likiditeyi artırarak ortalama fonlama maliyetini kademeli olarak düşürdük.''
''İhtiyatlı bir duruş sergiledik''
Başçı, bu süreçte gecelik piyasada oluşan faizlerin de düşük düzeylerde seyretmesini sağladıklarını anlatarak, şunları aktardı:
''Eylül ayından itibaren ise gerek küresel finansal sisteme dair en kötü olasılıkların azalmasını göz önüne alarak gerekse kredi piyasasını desteklemek amacıyla bir yandan faiz koridorunun üst sınırını kademeli olarak indirirken, diğer yandan piyasaya verilen likiditeyi artırdık. Son dönemde likidite koşullarını daha destekleyici bir konuma getirmiş olsak da genel olarak ihtiyatlı bir duruş sergiledik. Bu doğrultuda, yönetilen yönlendirilen fiyatlar ve enerji fiyatlarındaki artışların genel fiyatlandırma davranışına dair risk oluşturduğuna vurgu yaparak, temkinli duruşun devam edeceğini belirttik. Küresel ekonomiye dair belirsizliklerin sürdüğüne dikkat çekerek, para politikasında her iki yönde de esnekliğin korunması gerektiğini belirttik.
Aldığımız tedbirlerin krediler, yurt içi talep ve enflasyon beklentileri üzerindeki etkilerini dikkatle takip edeceğimizi Türk Lirası fonlama miktarını gerektiğinde aşağı veya yukarı ayarlayacağımızı vurguladık. Uyguladığımız likidite politikasına bağlı olarak yılın üçüncü çeyreğinde kısa vadeli faizlerde belirgin bir düşüş gözlendi. Uzun vadeli faizler ise risk primindeki azalışın etkisiyle sınırlı ölçüde geriledi. Bu gelişmeler sonucunda piyasa faizleri bir önceki rapor dönemine göre her vadede aşağı kayarken getiri eğrisinin eğimi yukarı yönlü oldu. Yılın üçüncü çeyreğinde iç talebin zayıf seyrine bağlı olarak, kredilerin yıllık artış hızı yavaşlamaya devam etti. Son çeyrekte hem arz hem talep yönlü unsurların kredi hacmini destekleyici yönlü çalışacağına inanıyoruz.''
Başçı, piyasa faiz oranlarındaki düşüşe paralel olarak tüketici kredisi faizleri aşağı yönlü eğilimini sürdürdüğünü belirterek, ''Faiz koridorunun üst sınırındaki indirimlerin etkisiyle önümüzdeki dönemde ticari kredi faizlerinin de düşüş göstermesini bekliyoruz. Yıl sonunda toplam kredilerin büyüme oranının, öngörüldüğü gibi yüzde 14'e yakın seviyelerde gerçekleşeceğini tahmin ediyoruz. Yılın üçüncü çeyreğinde para politikasının finansal istikrar kanadında öne çıkan gelişme, rezerv opsiyon mekanizmasına dair attığımız adımlar olmuştur. Bankalara TL cinsinden zorunlu karşılıklarının bir bölümünü döviz ve altın cinsinden tutma imkanı tanıyan rezerv opsiyonu mekanizması temelde dış finansal şoklarına karşılık geliştirdiğimiz yeni bir araçtır. Bu sistemin sermaye akımlarındaki değişimlere bağlı olarak döviz arz ve talebi arasında oluşabilecek dengesizlikleri azaltmasını bekliyoruz. Mekanizmanın inşa süreci tamamlandıktan sonra esas olarak otomatik dengeleyici şeklinde işlemesini hedefliyoruz.''
Sayın ziyaretçi biliyor musunuz? Bu yazı sizden önce kişi tarafından okundu.